Bruno Giacosa Falletto Barolo 2003

Çok enteresan bir ülkede yaşıyoruz. Yolumun üstünde girdiğim sıradan bir tekel büfesinin rafında karşılaştığım şaraba bakın! Uzaktan ne kadar da Giacosa etiketine benziyor diye düşündüm ve yaklaştıkça gözlerim fal taşı gibi açıldı. Evet gerçekten Bruno Giacosa Falletto 2003 rekoltesi karşımda duruyordu. Tekel bandrolü üzerinde, şişe boynundaki şarap seviyesi de yaşına göre olabileceği seviyede… İnanılmaz! Heyecanımı gizlemeye çalışarak satıcıya fiyatını sordum, pek oralı olmadan 150 dolar dedi ve ekledi ” abi barolo bu, Fransız şarabı ” Halinden tavrından şarapla ilgili bilgi sahibi olmadığını tahmin edebiliyordum ama fiyat konusunda tenbihlenmiş olabilirdi…

”150 dolar çok, 100 dolara ver alayım” dedim ve hemen hiç düşünmeden ”tamam” demez mi! Hislerim bu şarabı daha ucuza alabileceğimi söylüyordu bana ve biraz zaman kazanmak istedim… Kalsın çok pahalı dedim ve çıktım. Planım 1-2 gün sonra uğrayıp daha alt seviyelerden tekrar pazarlığa başlamaktı… 1-2 gün sonra geldiğimde şarapların satılmış olmayacağından o kadar emindim ki! Kim görecek, kim bilecek Bruno Giacosa’ yı? Hem de sıradan bir tekel büfesinde…

2 gün sonra tekrar gittiğimde tabiki şaraplar ( 3 şişe) yerinde duruyordu… Biraz sohbet ettikten sonra 750 tl verirsen, alıcam… Güzelse, bozulmamışsa diğerleri için tekrar konuşuruz olmaz mı? dedim… Al be abi, bak bakalım nasılmış dedi ve ben güncel fiyatı 200 pound- 200 euro arasında olan bu şarabı sadece 750 tl ye almış oldum… Hep yakınırız bir şarapsever olarak Türkiye’ de yaşamaktan ama işte şarap kültürü olmayan bir ülkede de böyle süprizler olabiliyor… Tek kelime ile trajikomik…

Gelelim şaraba…

Mantarı çıkarmak biraz problemli oldu. İç yapısı kuruduğu için çekerken çok dikkatli olduğum halde ortadan kırıldı. 5 cm’ lik uzun mantar olduğu için kalan parça hem derinde kaldığı, hem de frajil olduğu için çıkarmaya çalışırken şişe içinde küçük kırıntılara neden oldu. O yüzden şarabı süzmek durumunda kaldık.
Burunda yoğun diyebileceğim bukelerde herhangi bir tozluluk, geçginlik belirtisi yoktu. Kuru kırmızı meyveler, tütün, orman tabanı, deri, Türk kahvesi, katran, kuru gül yaprakları bukeleri iç içe geçmiş bir bütün olarak burna ulaşıyor, sağdan koklayınca meyve, soldan koklayınca tütün, çevirince deri gibi peşpeşe sahneye çıkıyor, dönüşüp duruyorlardı. Şarabın damaktaki gücü ise beni gerçekten şaşkına çevirdi. Burunla uyumlu lezzet profilinde, özütünün gücü ve diri asiditesiyle ağız sulandırıcı bir etkiye sahip ve bu sayede şarabın hacmi sanki damakta büyüyor gibi hissediliyor. Dokusu, entegre tanenleri ile pürüzsüz hatta biraz şurupsu bir kıvamda gibi. Bu yaşta bile çok lezzetli bir tatlımsılıkla kaplı ve 1 dakika kadar süren bir bitişe sahip. 2003 gibi çok zorlu, çok sıcak bir yılı ise sadece bitişteki hafif sıcaklıkta hissediyorsunuz. Çok özel bir deneyimdi benim için…Bu vesile ile Büyük Usta’ nın önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. RIP

Puan:96

Keyifli içim aralığı: 2022-2030

Bir yanıt yazın